Pulhane Ltd.Şti.
Pulun Osmanlıda Doğduğu 19. Yüzyıl ortalarında Üsküdar'dan İstanbul
Sitemde Google
TAŞITLAR
TAŞITLAR

2022.01 - Nostajik Ulaşım Araçları
Günümüzde insan yaşamının vazgeçilmez unsurlarından biri olan ulaşım araçları ile ülkemizin tanışması, 19. yüzyılın başlarına uzanmaktadır. Bireylerin bir yerden bir yere kolayca ulaşımını sağlayan toplu seyahat araçları ilk kez faytonlar ve at arabaları şeklinde karayolu üzerinde hizmet vermeye başladı. Daha sonra bunu denizde kayıklar ve buharlı vapurlar izledi. Aynı yüzyılın ortalarında demiryolu üzerinde hizmet veren trenler ile son çeyreğinde kent içi ulaşımı hızlandıran atlı tramvay ve füniküler gibi sistemler dahil oldu.
Şehir içi hareketi büyük anlamda kolaylaştıran toplu taşıma kavramı karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu olmak üzere dört ana başlığa ayrılmaktadır. Bunlardan ilk üçü şehir içerisindeki günlük hareketleri üstlenirken havayolu ulaşımında şehirler ve milletlerarası taşımacılık ön plana çıkmaktadır. İki asırlık zaman süresinde gündelik hayatın önemli bir bölümünü halk ile paylaşan bu taşıtlar, teknolojik gelişmeler doğrultusunda zaman içinde kendilerini geliştirdi, çeşitlendi ve yolculara çok daha medeni şartlarda hizmet sunar hale geldi.
PTT AŞ tarafından şehir hayatının vefalı kent mobilyalarının kıymetli hatıralarını tazeleyip, hatırlatmak amacı ile troleybüs, şehir hatları vapuru, elektrikli tramvay ve banliyö treni görsellerine yer verilerek hazırlanan 'Nostaljik Ulaşım Araçları’ konulu 4 (dört) değerli anma pulu ile ilk gun zarfı 07.01.2022 tanhlnde tedavüle sunulmuştur.

ACF BR1LL TC-44 Model Troleybüs; Türkiye'de ilk kez 1947 yılında Başkent Ankara’da EGO bünyesinde kurulan troleybüs şebekesine ait araçlar ACF-Brill markasını ve TC-44 modelim taşımaktadır. "Ulus-Bakanlıklar" hattında servise alınan troleybüslerin her biri 44 oturma yerine sahip olup toplamda 90 yolcu taşıyabilmekteydi.
MAN Elektrikli Tramvay Motrisi; Ülkemizde 1913 yılında ilk olarak İstanbul'da devreye alınan şebeke üzerinde çalıştırılmaya başladı. Elektrikli tramvaylar, kırmızı ve yeşil renklerle vurgulanan iki ayrı güzergâha sahipti.
Buharlı ve Tek Uskurlu Şirket-i Hayriye Vapuru; İstanbul'un Boğaziçi köylerine gemi işletmek üzere 1851 yılında kurulan Şirket-i Hayriye İdaresi, bir asra yaklaşan hizmet süresince 77 farklı vapur çalıştırdı. Her birine ayrı birer isim ve sıra numarası verilen gemilerde söz konusu rakamlar önceleri bacalarına boyanmaktaydı. Tekneler, 1945 yılında kurulan Şehir Hatları İşletmesi'ne devredildikten sonra çift çapa amblemim taşımaya başladı. 51 baca numarası taşıyan "Süreyya", 190S’dc Iskoçya Glasgow'da inşa edilen bir yolcu vapurudur. Teknesi çelik sacdan imal edilmiş olan tek uskurlu buharlı gemi saatte 10 mil hız yapabilmekteydi. 250 kişi kapasiteli "Süreyya" vapuru 26 Kasım 1965’de hizmet dışı bırakıldı.
E-8000 Serisi Alstom Banliyö Treni; Türkiye’de ilk hizmete giren elektrikli banliyö treni setleridir. İstanbul’da 1955 yılından İtibaren elektrik ile işleyecek Sirkeci-Halkalı banliyö tren hattı için, TCDD İdaresi tarafından Fransa'dan satın alınan ve her biri üçer vagondan oluşan, kiremit kırmızısı rengi ağırlıklı E-8000 serisi yarım yüzyıldan fazla süre kesintisiz şekilde kente hizmet verdi.


2002.10 - Taşıtlar 2002
Demir raylar üzerinde hareket eden Lokomotif düşüncesi 18. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Buhar gücünün Lokomotiflere uygulanması ile demiryolu taşımacılığı hızla yaygınlaşmıştır. Trenlerin insan ve yük taşımacılığında en ekonomik ulaşım aracı olması, Lokomotiflerin gelişmesini sağlayan en önemli faktör olmuştur.
Günümüzde petrol ve elektrik enerjisi ile çalışan modern Lokomotifler hizmet vermektedir. Trenlerin, diğer taşıma araçlarına göre çok ekonomik, güvenli ve konforlu olmalarının yanı sıra asgari bir alan işgal etmesi, enerjiyi çok verimli ve kullanması çevrenin korunması bakımından insan ve yük taşımacılığındaki önemi, geçen her gün artmaktadır.

2003.09 - Taşıtlar 2003
Tramvay : Dünya'da atlarla çekilen ilk tramvaylar 1832 yılında Amerika’da hizmete girdi ve kısa sürede Avrupa ülkelerine yayıldı. Türkiye’de tramvay ilk kez İstanbul’da Azakkapı-Beşiktaş hattında bir kumpanyaca işletilmeye başlandı. Bu atlı tramvay, 1909 yılında elektrikli hale dönüştürülerek, değişik hatlarda da işletilmeye konuldu. 1914'te İstanbul’daki tramvaylar tamamen elektrikli hale getirildi. İzmir’de ise tramvay kullanımı 1884 Konak-Göztepe hattında başladı. Kalabalıklaşan kent yaşamında motorlu ve elektrikli taşıt araçlarının tercih edilmeye başlanmasıyla, tramvaylar ihtiyaç dışı kaldı. Bu sebeple İstanbul'da tramvay işletmesi 1967’de uygulamadan kaldırıldı. İzmir’de de 1954 yılında tramvay seferlerine son verildi. Tramvay demir raylar üzerinde hareket eden ilk toplu taşım aracı olarak tarihteki yerini aldı ve modern toplu taşım araçlarının öncüsü oldu.
Metro: 20. yüzyılda nüfusu milyonlarla ifade edilen şehirlerdeki ulaşım sıkıntısının çözüme kavuşturulmasındaki en önemli ulaşım araçlarından biri ve en önemlisi metro oldu. Metronun ekonomik, çevreci, hızlı, yolcu kapasitesinin çok fazla oluşu ve kapladığı alan bakımından da diğer ulaşım araçlarına oranla minimum yer işgal etmesi nedeniyle şehiriçi ulaşım araçlarından farklı ve özel bir yere sahiptir. Dünyada elektrikle çalışan ilk metro Londra’da 1890 yılında faaliyete geçti. Ülkemizde ilk metro ise 1875 yılında hizmete açılan Beyoğlu ile Galata’yı birbirine bağlayan 626 metre uzunluğundaki tüneldir. Ankara metrosu 1997 yılında, İstanbul metrosu ise 2000 yılında hizmet egirmiş olup yeni metro hatlarının yapımı devam etmektedir.

1971.16 - Türkiye - İran Demiryolu Bağlantısı
110 Kuruşluk pulda Van Gölü Feribot İşletmesini temsil neden kompozisyon,
250 Kuruşluk pulda Türkiye-İran Demiryolu Bağlantısını temsil eden kompozisyon.

1971.17 - Türkiye - Bulgaristan Demiryolu Bağlantısı
Türkiye - İran Demiryolu Bağlantısını temsil eden kompozisyon.

2006.16 - Demiryollarının 150. Yılı
Türk Demiryolları tarihi, 23 Eylül 1856 yılında Izmir-Aydın hattına ilk kazmanın vurulmasıyla başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 8.617 km demiryolu yapılmıştır. Bu hatların 4000 km’- lik bölümü milli sınırlar içinde kalmış, genç Cumhuriyetimiz 1924 -1940 yılları arasında 3.360 km yeni demiryolu yapmış, demiryolları Cumhuriyetin ilk yıllarında sosyal ve ekonomik hayatın lokomotifi olmuştur. Ülkemizde, 8.697 km'si ana hat, 2287 km'si tali hat olmak üzere 10.984 km demiryolu ağı mevcuttur.
2003 yılından sonra demiryolları tekrar öncelikli sektör olarak ele alınmaya başlamış ve önemli kaynak ayrılarak, Ankara- İstanbul hızlı tren ve Marmaray projelerinin temeli atılmıştır. Ankara - Konya projeleri gündeme alınmış, demiryolları yeniden devlet politikası haline gelmiştir. 2006 yılında 150. yılını kutlayan Devlet Demir Yolları trenleri bütün görkemiyle rayların üzerinde süzülerek uzakları yakın kılmakta, hasretleri kavuşturmakta ve insanların güvenle seyahat etmeleri için gerekli güven ve konforu sağlamaktadır.


1988.04 - Lokomotif
Lokomotif düşüncesi ve lokomotifle ilgili ilk çalışmalar 18. Yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Demir raylar üzerinde beygirle çekilen taşıtlar lokomotifin tarihini başlatan ilk denemelerdir. 10. Yüzyılın ilk yanlarında lokomotifte buhar gücünden faydalanma düşüncesi başlamış, nitekim günümüz modem lokomotiflerinin esas özelliklerini taşıyan ilk buharlı lokomotif 1829 yılında George Stephenson tarafından yapılmıştır. Daha sonra insan ve yük naklinde kullanılan en ekonomik araç olma özelliği lokomotifin sürekli olarak geliştirilmesinin en önemli faktörü olmuştur. Petrol ve elektrik enerjisi ile çalışan günümüz modem lokomotiflerinin gelecek yıllarda da gelişimini sürdüreceği şüphesizdir.
50,- ETL değerli pulda, Lokomotifin yaygın olarak görülmeye başlandığı 1850’li yıllarda Amerika’da kullanılan klasik Amerikan lokomotifi işlenmiştir.
100,- ETL değerli pulda, Esslingen'de imal edilen ve 1013 yılında Ülkemize getirilen buharlı lokomotif işlenmiştir. 60 km/h hıza sahiptir. Boyu 9,2 m. dir.
200,- ETL değerli pulda, işlenen lokomotif, Henschel Krupp Firması tarafından imal edilmiştir. 46001 - 46025 seri numaraya kadar olan bu lokomotifler ( 25 adet ) 1926 yılından itibaren Türkiye’ye getirilmiş ve bu tarihten itibaren sefere konulmuştur. Hızı 80 km/h, boyu 22 m. dir.
300,- ETL değerli pulda işlenen E 43001 Toshiba tipi Elektrikli lokomotif 1987 yılında Japonya’dan getirtilmiştir. Bu seriye ait 44 lokomotif Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi A.Ş. de imal edilmektedir. Hızı: 90 km/h Boyu : 20,24 m. dir.
600,- ETL değerli pulda, işlenen dizel - elektrik lokomotifler ülkemizde 1970 yılından itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Pula basılan 24361 seri no'lu dizel lokomotif MTE - TÜLOMSAŞ tarafından imal edilmiş olup 1984 yılında hizmete konulmuştur. Hızı 120 km/h, boyu 19 m. dir.


2010161
2010162
2010.16 - Lokomotifler 2010
Lokomotif düşüncesi ve lokomotifle ilgili ilk çalışmalar 18. Yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Demir raylar üzerinde beygirle çekilen taşıtlar lokomotifin tarihini başlatan ilk denemelerdir. 19, yüzyılın ilk yarılarında lokomotifte buhar gücünden faydalanma düşüncesi başlamış, nitekim günümüz modern lokomotiflerin esas özelliklerini taşıyan ilk buharlı lokomotif 1829 yılında George Stephenson tarafından yapılmıştır. Daha sonra insan ve yük naklinde kullanılan en ekonomik araç olma özelliği lokomotifin sürekli olarak gelişmesinin en önemli faktörü olmuştur. Enerjinin verimli olmasını sağlayan ve temiz çevreye katkıda bulunan bugünün modern lokomotiflerinin, gelecekte daha da geliştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Yüksek hızlı trenle başlayan tren seti teknolojisi ise yolcu taşımacılığında tercih edilen ve gittikçe yaygınlaşan tren sistemi olmuştur.
0,90 TL lik Pulda 45001 – 45062 seri Nolu lokomotif işlenmiştir. Toplamda 62 adet olmak üzere 1929 yılından itibaren Türkiye’de kullanılmaya başlayan lokomotifler, Tubize Nohap Firmasınca üretilmiş olup 65 Km. hıza sahiptir.
1,20 TL lik Pulda 3402 – 3408 seri Nolu lokomotifler işlenmiştir. Toplamda 7 adet olmak üzere 1905 yılından itibaren Türkiye’de kullanılmaya başlayan lokomotifler, Borsig firmasınca üretilmiş olup 75 Km. hıza sahiptir.


2008.19 - Gar Binaları
Hayatı en güzel anlatan mekanlardır tren garları. Hüzünler, ayrılıklar, buluşmalar ve hayata dair ne varsa yaşanır tren garlarında. Uzaklaştıkça birbirine kavuşuyormuş gibi görünen, ama asla bir araya gelemeyen tren raylarının vuslatıdır tren garları...
HAYDARPAŞA GARI: İstanbul'un Anadolu'ya ve Ortadoğuya açılan ilk garı olan Haydarpaşa garının inşaatına devrin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit döneminde 30 Mayıs 1906 tarihinde başlanmış ve 19 Ağustos 1908 tarihinde tamamlanarak hizmete girmiştir. Binaya Selimiye Kışlasının yapımında büyük emeği geçen Haydar Paşa'nın adı verilmiştir. Binanın inşaatı "Anadolu -Bağdat Şirketi" adı altındaki bir Alman Şirket tarafından gerçekleştirilmiştir. Gar Binası başlangıçta 2525 m2 alana kurulmuş ve bugünkü kısımları ile birlikte 3836 m2 lik alana yayılmıştır. Birinci Dünya Savaşında Anadolu'ya sevk edilmek üzere gar binasında depolanan cephaneler 6 Eylül 1917 günü yapılan bir sabotaj nedeniyle infilak etmiş ve çıkan yangında binanın çatısı tamamen yıkılmış, diğer bölümleri de hasara uğramıştır. Bu olay sonrasında yapılan onarım ve değişikliklerle bina bugünkü görünümünü almıştır.
SİRKECİ GARI:Bu tarihi gar binası da Padişah II. Abdülhamit döneminde İstanbul'un Avrupa yakasında inşa edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının, Haydarpaşa Garı ile birlikte İstanbul'daki iki ana istasyonundan biridir. Alman mimar August Jachmund tarafından planı çizilen gar binasının yapımında granit mermer ve Marsilya Aden'den getirilen taşlar kullanılmıştır 1888'de başlayan gar inşaatı 1890'da tamamlanmış, binanın açılışını II. Abdülhamit adına Müşir Ahmet Paşa yapmıştır. Sirkeci garının ön cephesinde 2 saat kulesi bulunmaktadır. Binanın yan cephesinde Garın hizmete girdiği tarih, hem Rumi takvime hem de Miladi Takvime göre yazılmıştır. İnşa edildiği yıllarda denize çok yakın olan Sirkeci Garının çevresi geçen zaman içinde büyük bir değişime uğramıştır. Garın lokantası 1950'li ve 19601ı yıllarda tanınmış yazar, gazeteci ve diğer şahısların buluşma noktası olmuştur. Paris'ten kalkan Şark Ekspresi uzun yıllar bu istasyona yolcu indirmiş ve buradan yolcu almıştır.
2019.02 - Tren Garları
Vedaların ve buluşmaların anlam kazandığı mekanların başında gelen tren garları geçmişten günümüze dönüşüp gelişmektedir. Yan yana iki fiziki yapıdan oluşan Ankara Garı ve Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı buna en güzel örnektir.
Ankara Garı: Anadolu-Bağdat Demiryolları kapsamında 1892 yılında yapılan ilk istasyonun yerine inşa edilerek, 1937 yılında hizmete açılmıştır. Bayındırlık Bakanlığı mimarlarından Sekip Akalın tarafından projelendirilerek, Abdurrahman Naci Demirağ tarafından inşa edilmiştir. Pembe Ankara taşı ile kaplanan tarihi garın içerisinde, bilet gişeleri dükkânlar, ofisler ve bekleme koltuklarının bulunduğu büyük hol bulunur. Holün 23x33 metre boyutlarındaki tavanı 23 metre açıklığında 6 adet demir makasla kapatılmıştır. 12 metre yüksekliğinde holün tavanı camla örtülmüş olup zemini Hereke'den getirilen Marmara mermeriyle kaplanmıştır.
Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı: Başkentin mimarı zenginliğine zenginlik katan bir görünüme sahip olan Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı, dinamizmi temsil edecek şekilde tasarlanarak inşa edilmiştir. AVM, otel ve iş ofislerinin de yer aldığı 194.460 m² kapalı alandan oluşan Ankara YHT Garı, günlük 50 bin yolcuya hizmet verebilecek kapasiteye sahiptir. Aynı anda 12 adet YHT setinin yanaşabileceği 3 adet peron ve 6 adet demiryolu hattı bulunan yapı zemin katlar dahil toplam 8 kattan oluşmaktadır.

1947.05 - Milletlerarası Demiryolları Konferansı
9 Ekim 1947 tarihinde İstanbul'da Yıldız Şale Köşkünde Milletlerarası Demiryolları Konferansı toplanmıştır.

1972.15 - Uluslararası Demiryolu Birliğinin 50. Yılı
Demiryollarının ve insanların birliğini sembolize eden kompozisyon Pulun ortasındaki sembol, Uluslararası Demiryolu Birliğinden temin edilmiştir, kompozisyon Sümer Mumcu tarafından hazırlanmıştır.


2013.28 - Marmaray Hayaldi, Gerçek Oldu
İstanbul Boğazını deniz altından geçme düşüncesi ilk olarak 1860 yılında Sultan Abdülmecid zamanında ortaya atılmıştır.
Boğaziçinde, Sarayburnu ve Üsküdar arasında ilk tüp geçit projesi. Galata ve Pera arasındaki tünelin mühendisi EuqeneHenriGavand tarafından 1876 yılında Osmanlı hükümetine teklif edilmiştir.
Saraybumu - Üsküdar arasının tüp geçitle bağlanması İçin ikinci proje ise 1891 yılında Fransız S.Preault tarafından sunulmuştur.
1902 yılında Sultan 11. Abdülhamid döneminde bu projeye benzer başka bir proje geliştirilmiştir. Tünel-i Bahri olarak adlandırılan ve üç Amerikalı mühendis Frederic E. Strom, Frank T. Lindman ve John A. Hillİker taraflarından hazırlanan bu tünel projesinde, deniz dibine oturtulmuş 16 ayak üzerinde bir platform oluşturularak, bunun üzerine büyük boyutlu su boruları yerleştirilmek sureti ile bir tünel inşası planlanmıştır. Zamanın şartları bu projelerin gerçekleşmesine imkân vermemiştir.
Ancak İstanbul Boğazını denizin altından geçme düşüncesi önemini hiç yitirmemiştir.
Cumhuriyet döneminde, İstanbul Boğazı’nın bir demiryolu tüneli ile geçilmesine ilişkin gerçekleştirilen ilk bilimsel çalışma 1985 - 1987 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Bunun üzerine Ulaştırma Bakanlığı tarafından 1996 yılında yeni bir ulaşım ve fizibilite etüdü hazırlatılmış ve Boğaz Tüp Geçişi Projesi teknik ayrıntıları ile açıklanmıştır. 2001 yılında yapım ihalesi hazırlıkları yapılan projenin inşasına 2004 yılında başlanmıştır.
Marmaray Projesi 13.6 km’lik güzergah boyunca 5 istasyondan(Ayrılıkçeşme, Üsküdar, Sirkeci, Yenikapı ve Kazlıçeşme) oluşmaktadır. İstanbul Boğaz tabanına yerleştirilen Batırma Tüp Tünelin uzunluğu, 1.387 metre olup, İstanbul Boğazı’ndaki bağlantıyı oluşturan bu tünel, İstanbul’un Avrupa Yakasında Sarayburnu ile Asya yakasında Salacak arasında yer almaktadır. Tünel, iki demiryolu hattının geçeceği, İki gözlü 11 batırma tüp tünel elemandan oluşmaktadır. Bu elemanlar 8,75 metre yüksekliğinde ve 15,5 metre genişliğindedir. Elemanların 8 tanesi 135 metre, 2 tanesi 98,5 metre ve bir tanesi de 110 metre boyundadır.
Tuzla’da Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına ait tesislerde, bu proje için inşa edilen iki kuru havuzda imalatları tamamlanan tünel elemanları, Boğaza yüzdürülerek getirilmiştir.
Tüp tünel elemanlarının yerleştirilmesinden önce deniz tabanında trapez bir kanal açılmış, tünel elemanları açılan bu kanala süpersonik ölçüm cihazları ve GPS yardımıyla yerleştirilmiş, daha sonra da üzerleri geri dolgu malzemesiyle kapatılmıştır. Deniz tabanından taranarak çıkarılan kirli malzeme Kurtköy’de bir kapalı depolama (CDF) alanında depolanmış ve sızdırmazlığı sağlanmış, temiz malzeme ise Çevre ve Orman Bakanlığının izni ile Marmara Denizinde bulunan 1200 metre derinliğindeki Çınarcık çukuruna dökülmüştür.
Proje kapsamında Asya yakasında Kadıköy, Üsküdar ve Ayrılıkçeşme ile Avrupa yakasında Sirkeci, Yenikapı ve Yedikuie’de arkeolojik kazı çalışmaları yapılmış ve Dünya Kültür mirasına önemli katkılar sağlayacak birçok eser gün yüzüne çıkartılmıştır.
Bu proje ile, İstanbul’da 1984 yılından bu yana gerçekleştirilen kapsamlı bilimsel çalışmalar sonucunda kentteki mevcut yapımı devam eden ve planlanan raylı sistemlerle bütünleşecek bir Boğaz Demiryolu Geçişi ( Marmaray ) projesi ortaya çıkmıştır. Bu sayede, Avrupa ile Asya’yı demiryolu ile birbirine bağlayarak Asya ve Avrupa yakaları arasında yüksek kapasiteli toplu taşım imkanı sağlanacak, kent ulaşımı içinde Raylı Sistemlerin payı artacak, tarihi ve kültürel çevrenin korunmasına katkı sağlanacak, Boğazın genel yapısında bir değişikliğe yol açılmayacak, deniz ekolojik yapısı korunacak, yolculuk süreleri kısalacak, mevcut Boğaz Köprülerinin yükü hafifletilecek, iş ve kültür merkezlerine kolay, rahat ve çabuk ulaşım sağlayarak kentin değişik noktalarını birbirlerine yaklaştıracak ve kentin ekonomik yaşamına da canlılık katacaktır.
Marmararay Cumhuriyetimizin 90. Yılını kutladığımız 29 Ekim 2013 tarihinde açılışı yapılarak ve 153 yıllık rüyayı gerçekleştirmiştir.

2017.01 - Avrasya Tüneli
Avrasya VrAUlaştırma DenızsA ve Haberleşme Bakanlığı, Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından ( AYGM )
Yap - Işlet - Devret modeliyle 2008 yılında ihale edilmiştir. Avrasya Tüneli 20 Aralık 2016 tarihinde hizmete açılmıştır.
iki katlı olarak inşa edilen 5 kilometrelik Avrasya tünelinin Asya yakasındaki girişi Koşuyolu'nda, Avrupa yakasındaki girişi ise Kumkapı'da yer almaktadır. Günde 100 binin üzerinde araç kapasitesi ile Avrasya Tüneli'ni 2,80 metre yüksekliğin altındaKİ otomobil ve minibüsler kullanabilmektedir. Her katta 2 şeritten tek yönlü geçiş sağlanmakladır. İstanbul'da trafiğin çok yoğun olduğu Kazlıçeşme - Göztepe hattında yolculuk suresi 100 dakikadan 15 dakikaya kadar inmektedir.
Avrasya Tüneli'nin iç mimari ve aydınlatma tasarımlarında, yaklaşım kemerlerinde ve portal girişlerinde eserin içinde gizlenen mühendişlik ve sağlamlık Mimar Slnan'ın eserterinde yeralan gülbezek, çarkıfelek gıbi motıf ve çizgılerden de esinlenerek dış yuzeylerde başanyla uygulanmıştır.
Tarihe veınsana saygılı tasarımı, yeşil konseptleri, kesintisiz ışıklandırma ve akıllı sistemler ile estetik ve fonksiyonellik en ileri seviyeye ulaştırılmıştır.


2017.23 - Türkiye - Azerbaycan Ortak Pul, Bakü - Tiflis - Kars Demiryolu
Türkler ve Azerbaycanlılar arasında köklü tarihi bağlar mevcut bulunmaktadır. Bu bağlardan güç alan Türkiye - Azerbaycan ilişkileri tek millet iki devlet şiarı etrafında şekillenmeye devam etmektedir.   
2017 yılı Türkiye ile Azerbaycan arasında, Azerbaycan'ın 1991 yılılında bağımsızlığını yeniden kazanmasıyla diplomatik ilişkilerin kurulmasının 25. yıldönümüdür. Türkiye Azerbaycan'ı ilk tanıyan ve diplomatik ilişki kuran ülkedir.
İki ülke arasındaki kardeşlik, bölge ve ötesi içinde örnek teşkil etmekte, Bakü - Tiflis - Kars Demiryolu Projesi ile de bölgesel banş ve istikrara önemli katkı sağlanması planlanmaktadır.
Bakü - Tiflis - Kars Demiryolu Hattının toplam uzunluğu 840 km. dir. Demiryolu hattının 503 km’si Azerbaycan’dan, 259 km’si Gürcistan'dan 78 km'si Türkiye'den geçmektedir. Taşımacılık hizmetlerinin kapasitesini ve kalitesini artırmak amactyla Azerbaycan'da 503 km'lik demiryolu revizyonu, Gürcistan'da 153 km' lik yolun rehabilitasyon ve yeniden yapılandırılması, 29 km yeni demiryolu inşaatı, Türkiye'de 76 km yeni demiryolunun inşaatı gerçekleştirilmiştir.
Bakü - Tıflis - Kars demiryolunun ve İstanbul Boğazında demiryolu tünelinin devreye alınması, Trans - Avrupa ve Trans - Aşya Demiryolları ağlarına katılmak, bölge ülkelerinin transit potansiyeli, karayolu ve yolcuların doğrudan Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye toprakları üzerinden Orta Avrupa ve Asya'ya geçişi ve her iki yönde de ulaşım hacmini artıracaktır.
Türkiye - Azerbaycan kardeşliği çerçevesinde diplomatik ilişkilerinin 25. yıldönümü anısına 8akü - Tiflis - Kars Demiryolu Projesini konu alan tek değerli anma bloğu dolaşıma sunulmuştur.



1996.13 - İstanbul'96 Dünya Filateli Sergisi - Posta Taşıma Araçları
PTT'nin katkıları ve Türkiye Filateli Demekleri Federasyonu’nun işbirliği ile 27 Eylül - 6 Ekim 1996 tarihleri arasında İstanbul’96 Dünya Filateli Sergisi ve Uluslararası Filateli Federasyonu Kongresi yapılmıştır.
İstanbul’96 Dünya Filateli Sergisi nedeniyle çıkartılan Anma Blokların dördüncüsü olan bloklarda Posta Taşıma raçları işlenmiştir.
Tüm dünya ülkelerinin filatelistlerinin kişisel koleksiyonlannı uluslararası platformda sergileyebilme olanağı yanında, filateli yoluyla insanlar ve ülkeler arasında dostluk ve yakınlaşma çabalarına destek olmak, kültürel alışverişte bulunmak ve başarılı filatelistleri ödüllendirmek amaçlanmaktadır.

2013.10 - Posta Arabaları ve Posta Araçları
Posta ve haberleşme tarihi, insanoğlunun dağınık yaşayıştan, yerleşik düzene geçişinden, günümüze kadar uzanan oldukça geniş bir zaman diliminde kendini göstermiştir, öyle ki, mesafe ve coğrafik şartlara bağlı olarak, ateşle, dumanla, aynayı güneşe tutup yansıtarak, davul çalarak haberleşmeye çalışan insanlar daha sonra güvercinle, yaya ve atlı postacılarla haberleşme yoluna gitmiş bunu İzleyen zamanlarda da farklı posta ve haberleşme yöntemlerini keşfederek bunları geliştirmiştir.
Sümerlerde kil üzerine çivi ile yazılmış askeri ve siyasi tablet mektuplar ile başlayan posta ve haberleşme sistemi, Asurlular zamanında ticari mektuplarla tarih sahnesine çıkmış, gerçek anlamda ise düzenli posta ve haberleşme teşkilatının kuruluşu Pers İmparatorluğu zamanında olmuş ve Roma İmparatorluğu dönemine kadar devam etmiştir.
İslam tarihinde posta ve haberleşme sistemi “ Berid " teşkilatı olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk tarihinde ise Osmanlı İmparatorluğuna kadar gündüzleri bayrakla geceleri davul ve borularla askeri haberleşme sağlanmış “ Karguy " adı verilen ateş kuleleri kullanılmıştır. Memlûk ve Eyyübiler zamanında askeri amaçların dışında ticari amaçlar için güvercinlerle haberleşmeden faydalanılmış, Selçuklularda Ulak, Çapar ve Peyk adı verilen resmi posta görevlileri de “ Berid ” teşkilatına katılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu dönemine geldiğimizde gelişmiş posta ve haberleşme öıgütü görülür. Bu hizmet Tanzimat Dönemine kadar yalnızca devlet işlerinin yürütülmesinde kullanılmıştır. Halkın bu hizmetten hiçbir şekilde faydalanmasını izin verilmemiştir. Bugünkü Posta Teşkilatının temelini oluşturan Posta Nezaretinin 1840 yılında kurulmasıyla beraber haberleşme halkın da ihtiyaçlarına karşılık vermeye başlamıştır.
Bu gelişmelerle birlikte haberleşme deniz, hava ve kara yoluyla teknolojinin en gelişmiş araçları vasıtasıyla umutları, heyecanı, bilgileri taşıyarak iletişim dünyasının vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. PTT Kurumu 172 yıldır bu teknolojik gelişmeleri takip edip haberleşme çağının gereklerini yerine getirmektedir.

2015.19 - İtfaiye - Konulu Sürekli Posta Pulları
Her türlü itfai olaya, uluslar arası standartların öngördüğü sürede, etkin müdahale etmek.İtfai olaylara etkin müdahale edecek nitelikte eğitimli ve tecrübeli itfaiyecileri yetiştirmek.
Afetlerde oluşabilecek maddi zarar ve can kayıplarını en az düzeyde tutmak için Yangın Önlem ve bilinçlendirme faaliyetlerini gerçekleştirmek.
Hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin uluslar arası kabul edilmiş standartlarda sunulmasını sağlamak suretiyle halkımızın hizmetinde olmaktır.


1986.09 - Otomobilin 100. Yılı
1886 Yılında Kari Benz ve Gottlieb Daimler ilk otomobillerin yapımını gerçekleştirip bunu Manheim - Almanya'da kullanmışlardır. Başlangıçta bu buluşun önemi anlaşılamamış, fakat zamanla sözkonusu buluşun yeni bir çağın başlangıcı olduğu tartışılmaz bir gerçeklik kazanmıştır Bu nedenle her ikisinin de isimleri endüstri dalında yeni bir çığır açan kişiler olarak en başta yer almaktadır. Konuyla ilgili olarak bastırılan pullarda, başlangıcından günümüze kadar çeşitli evrelere ait otomobilin gelişimi görüntülenmektedir.

2023.06/1384 - Türkiye’nin Otomobilleri
DEVRİM: 1961 yılında TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğünde üretilen Türkiye'nin ilk yerli aracıdır. 129 günde 4 adet otomobil üretilmiştir. Yapımında 30 mühendis ve 200 işçi çalışmıştır. % 80 yerlilik oranına sahip olan Devrim otomobillerinden günümüze sadece bir tanesi ulaşmıştır. Otomobilin ağırlığı 1250 kg, motor tipi A4L / 4 Silindir / 2070 cm3, gücü 50 HP, karakteristiği 4 zamanlı, su soğutmalı, yandan supaplı, basınçlı yağlamadır.
0002 seri nolu Devrim Otomobili halen çalışır durumda olup TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğü yerleşkesinde bulunan TÜRASAŞ Devrim Arabaları Müzesinde sergilenmektedir.
TOGG: Türkiye'nin küresel teknoloji markası TOGG'un ürettiği ilk yerli elektrikli araç T10X, 523 kilometreye varan menzil, 435 beygir gücü ve 700 Nm tork ile 2023 yılının Mart ayında yollara çıkmıştır.

2017.26 - Taşıtlar
ATAK: Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak azami ölçüde yerli imkanlarla ve ortak geliştirme programı çerçevesinde üretilen ATAK tüm görev,silah, elektronik harp, haberleşme ve geliş/gidiş sistemleri milli çözümlerle özgünleştirilmesi sonucu ortaya çıkmış olup dünyada kendi sınıfındaki en etkin taarruz helikopteridir.
ANKA: Gece ve gündüz, her türlü hava şartlarında keşif, gözetleme, sabit/hareketli hedef tespiti, teşhis, tanımlama ve takip amaçlı olarak gerçek zamanlı görüntü istihbarat görevleri için faydalı yüklere sahip Orta irtifa Uzun Havada Kalış ( MALE ) sınıfı bir İnsansız Hava Aracı ( İHA ) Sistemidir. Otomatik Kalkış/iniş kabiliyeti ve gelişmiş yedekli uçuş kontrot sistemi ile otonom geliş/gidiş ve görev kabiliyetine sahiptir.
HÜRKUŞ: Avrupa Sivil Havacılık Otoritesi'nden tip sertifikası alan ilk Türk uçağı olan HURKUŞ küresel sivil ve askeri havacılığın gelişen eğitim uçağı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik tamamen özgün olarak tasarlanmıştır. Gece ve gündüz görev yapabilme kabiliyetine sahip HÜRKUŞ eğitim uçağı ile intibak, görerek, aletli uçuş, geliş/gidiş, gece ve kol uçuşu eğitimleri yapılabilmektedir.
BAYRAKTAR: Orta İrtifa ve Uzun Menzil ( MALE ) sınıfı İnsansız Hava Aracı konseptine uygun olarak geliştirilen Taktik İnsansız Hava Aracı Sistemi Milli ve Özgün tam otomatik uçuş kontrol özellikleri ( Taksi, Kalkış, Seyir, İniş ve Par ) ve üç yedekli uçuş kontrol sistem mimarisi, özgün geliş/gidiş ve sensör füzyonu uygulamaları ile dünya klasmanında en ileri teknolojik seviyede geliştirilmiş olan keşif ve gözetleme aracıdır.
MİLGEM: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın ihtiyacı için yürütülen, MlLGEM Projesi kapsamında, korvet sınıfı Denizaltı Savunma Harbi ve Keşif Karakol Gemisinin millî olarak tasarlanması ve yurtiçi sanayinin azami katılımı ile inşası ve donatılması öngörülmüştür. ADA Sınıfı Korvet olarak adlandırılan MİLGEM Sınıfı Korvetler, denizaltı harbi, su üstü harbi, hava harbi, keşif ve gözetleme, hedef tespiti/tanımı/takibi, karakol, kara ve liman koruma görevlerini yerine getirebilmektedir.
Savunma sanayimizin gururu olan, teknolojimizin geldiği noktayı gösteren ve tum dünyanın gıpta ile takip ettiği milli insansız hava araçları Anka ve Bayraktar, millî yeni nesil temel eğitim uçağı Hürkuş, milli taarruz ve taktik keşif helikopteri Atak, ana muharebe tankı Altay ve denizaltı savunma harbi ve keşif karakol gemisi Milgem görsellerine yer verilerek hazırlanan Taşıtlar konulu Ek Değerli Anma Serisi dolaşima sunulmuştur.

1967.07 - E - 5 Karayolunun Tanıtılması
İstanbul E-5 ( D100 ) Karayolu: E-5 ( D100 ) karayolu Türkiye'nin doğusu ile batısını birleştiren en önemli karayolumuzdur. Kapıkule sınır kapısından başlar, Gürbulak sınır kapısında biter; Trakya kısmı ile Anadolu kısmını Boğaziçi Köprüsü bağlar. Toplam uzunluğu 1785 km'dir.
E-5 ( D100 ) karayolu, sırasıyla il ve ilçelerinden geçer: Kapıkule / Edirne / Havsa / Babaeski / Lüleburgaz / Çorlu / Silivri / Büyükçekmece / Küçükçekmece / Bahçelievler / Bakırköy / Zeytinburnu / Eyüp / Beyoğlu / Şişli / Beşiktaş / Üsküdar / Kadıköy / Maltepe / Kartal / Pendik / Tuzla / Gebze / Dilovası / İzmit / Serdivan / Erenler / Düzce / Kaynaşlı / Bolu / Yeniçağa / Gerede / Atkaracalar / Kurşunlu / Ilgaz / Tosya / Osmancık / Merzifon / Amasya / Erbaa / Reşadiye / Koyulhisar / Suşehri / Refahiye / Erzincan / Tercan / Aşkale / Erzurum / Pasinler / Köprüköy / Horasan / Eleşkirt / Taşlıçay / Doğubayazıt / Gürbulak
Pullarda Türkiye Haritası ve Yol kompozisyonu

1977

1978
1979
1978.02 - Trafik - Konulu Sürekli Posta Pulları ( 1977 - 1978 - 1979 )


2005.16 - Formula 1 - Grand Prix Türkiye
Formula 1 yarışları 1950’ li yıllarda başlayarak tüm dünyada en çok izlenen otomobil sporu oldu.
Gerek yarışmalara katılan otomobillerin gerekse onları kullanan sporcuların dayanıklılığının ve performansının test edildiği bu yarışlar zaman içerisinde sahiplerine ve sürücülerine büyük ün ve para kazandırdı. Otomobillerin ve sürücülerin uyması gereken ilkelerin kurallara bağlandığı Formulal yarışmaları İstanbul’da ilk kez düzenlendi. Yarışmanın yapılacağı İstanbul Otodromu Dünya’nın en modern ve hızlı pistlerinden biri olup, pist uzunluğu 5300 metre , tur sayısı ise 57 dir.
Formula 1 yarışlarının İstanbul’da yapılması Türkiye’ye hem sportif hem de ekonomik anlamda katkıda bulunmuş, dünyadaki otomobil sporcuları ve sporları konusunda örnek teşkil edip yeni projeler için referans adresi olmuştur.
Sezonun 14. yarışmasının yapılacağı tarihte yarışmayı izlemek üzere çok sayıda turistin ülkemizi ziyaret etmiş ve Türkiye’ nin tanıtımına önemli katkı sağlanmıştır.


© Pulhane Ltd.Şti.