Çevre Sorunları
1980.03
Çevre Sağlığı
Çevre sağlığı, bir canlının yaşamını sürdürmek için içinde bulunduğu ortamda ihtiyaçlar piramidi içerisinde etkileşime girdiği her türlü faktörün istenmeyen etkilerinin engellenmesi amaçlı fikir ve faaliyetlerdir. Sağlık, bir canlının ruhen, bedenen ve sosyal olarak tam bir iyilik hali olarak tanımlanmıştır. Çevre sağlığı tabirinde ise, özne çevre yerine varlığa yüklenerek onun, çevresel etkenlere karşı korunması hali ve çevresel etkenlerin ona entegre edilmesi tanımlanmaktadır. Demek ki çevre sağlığı, Varlığın, olumsuz olarak tarif edilen her türlü çevresel etkene karşı korunması ve onunla çevresel etkenleri belirlenen kriterlere uyumlu olarak bir arada tutma hizmetidir.
1986.02
Tabiatın Korunması ve Çevre Sağlığı - Avrupa 1986
Posta ve Telekommunikasyon İdareleri Avrupa Konferansı ( CEPT )'na üye ülkelerce alınan kararla 1986 yılında CEPT pullarında Tabiatın Korunması ve Çevre Sağlığı konularının işlenmesi öngörülmüştür.
Bu karara uygun olarak Tabiatın Korunması ve Çevre Sağlığı konulu bir pul resmi yarışması düzenlenmiş, yarışmada pula basılmaya değer görülen iki eser seçilmiştir.
Söz konusu eserlerden birinde plansız sanayileşmenin neden olduğu çevre kirliliği ve doğaya duyulan özlem, diğer eserde ise tahrip edilmiş olan doğanın korunması gerekliliği işlenmiştir.
1988.11
Kırsal Alan İçin Avrupa Kampanyası
Avrupa Konseyince, 1987 - 1988 yılları arasında, Kırsal Alan ile ilgili Avrupa Kampanyası düzenlenmektedir. Kampanyanın amacı kırsal kaynakları, kültürel miras ve çevre değerlerini gözeten dengeli gelişmeyi teşvik etmektir. Bu konuda tarımsal faaliyetlerin yanısıra turizm el sanatları ve benzeri yeni faaliyet alanlarının tanımlanarak teşviki yolu ile kırsal alandaki yaşam kalitesinin ve dengeli gelişmenin arttırılması hedeflenmektedir.
1993.11
Akdeniz'in Kirliliğe Karşı Korunması -
Barselona Sözleşmesi
Tüm insanlığın ortak hâzinesi ve yaşam kaynağı olan Akdeniz, yoğun insan faaliyetleri nedeniyle uzun yıllardan beri ciddi tehdit altındadır.
Bu eğilimi tersine çevirmek amacıyla, Birleşmiş Milletler Çevre Programı, tarafından, 28 Ocak* 4 Şubat 1975 tarihlerinde, Barcelona'da düzenlenen ve Akdeniz'e kıyısı olan 16 ülkenin katıldığı Hükümet- lerarası Toplantıda, Akdeniz Eylem Planı kabul edilmiştir.
Akdeniz'in bir bütün olarak korunmasını amaçlayan planın yasal çerçevesi, 1976 yılında kabul edilen "Akdeniz'in Kirlenmeye Karşı Korunması (Barcelona) Sözleşmesi ve eki Protokollerden oluşmaktadır.
Barcelona Sözleşmesi ve eki Protokollere taraf devletlerden birisi olan Türkiye, Akdeniz Eylem Planı çalışmalarına başlangıcından bu yana aktif olarak katılmaktadır.
Türkiye, Barcelona Sözleşmesi ve eki Protokollere Taraf Devletlerin 8. Olağan Toplantısına, 12-15 Ekim 1993 tarihlerinde Antalya'da ev sahipliği yapacaktır.
Pullardaki kompozisyonlar. Akdeniz'in önemini, değerini ve eşsiz çeşitliliğini simgelemektedir.
1993.12
Uluslararası Doğal Afet Zararlarının Azaltılması
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
1990'lı yılları Doğal Afetlerin Azaltılması Uluslararası Onyılı olarak belirlemiştir.
Doğal afetleri azaltmak üzere ülkelerde araştırma ve eğitim çalışmalarının başlatılmasını teşvik etmeyi amaçlayan bu belirlemeye, bireylerin dikkatini ve ilgisini çekmek üzere her yıl
Ekim ayının 2. Çarşamba günü Uluslararası Doğal Afetlerin Azaltılması Günü ilan edilmiştir.
1970.01
1970 Avrupa Tabiatı Koruma Yılı
On dokuzuncu yüzyıldan itibaren gelişen teknolojiye paralel olarak sanayileşme, nüfus artışı, kentleşme, değişik kirlilik türleri, orman yangınları, tarla açmalar, aşırı otlatmalar, sulak alanların kurutulması, tarımda kullanılan mücadele ilaçları ile oluşan kirlenmeler, kaynakların aşırı ve bilinçsiz kullanımı gibi insan etkileri sonucunda doğal kaynaklar üzerindeki baskılar artmıştır. Özellikle geçtiğimiz ve içinde bulunduğumuz yüzyılda, modern teknoloji insanlara doğadan sınırsız yararlanma olanağı sağlamıştır. Doğaya yapılan müdahaleler ve baskılar sonucu doğal faktörler üzerindeki önemli değişiklikler günümüzde insan hayatını tehdit eder duruma gelmiştir. Doğadaki bu olumsuz etkiler ve sonuçları, modern teknoloji ile önlenemediği gibi, kısa zamanda doğanın kendi kendini yenilemesi (regenerasyonu) ile de eski haline dönüşememektedir. Böylece bütün doğal faktörlerin bir araya gelerek oluşturduğu “doğal denge” yanlış ve aşırı kullanımlar nedeniyle zarar görmekte, dolayısıyla başta insanlar olmak üzere bütün canlıların yaşam ortamlarını, yani ekosistemleri olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu olumsuz gelişmeler sonucunda sürdürülebilir kalkınma anlayışında, sürekli kullanma-koruma ilkesine bağlı kalarak, doğal faktörlerin insanlar tarafından bu yükü kendi kendine kaldırabileceği kadar kullanılmasını sağlamak ve gerekli önlemleri almak amacını taşıyan günümüz anlamında sistemli doğa koruma bilinci, Dünya genelinde 1960’lı ve 1970’li yıllarda oluşmaya başlamıştır.
1970 yılı Avrupa Tabiatı Koruma Yılı olarak kubul edilmiştir.
0,60 Kuruşlukta ( Tabii Kaynakları Koruma - Erozyon ), 0,70 Kuruşlukta ( Tabiatdaki Floranın Korunması ve Güzelleştirilmesi ), 1,40 Kuruşlukta ( Yaban Hayatın Korunması ) konuları Ressam Sulhi Sümer tarafından işlenmiştir.
1995.08
Avrupa Doğayı Koruma Yılı - Dünya Çevre Günü
Beyşehir Gölü Milli Parkı: Üstün değerdeki peyzaj güzellikleri yanısıra göçmen kuşlar için iyi bir barınak olması ve göl sularına dayalı düzenlenecek su sporları aktivitelerine imkan sağlaması ile Selçuklu Dönemine ait kültürel kaynaklar Beyşehir Gölü Milli Park’ının ana kaynak değerlerini oluşturmaktadır. Milli Park günübirlik ve kamp alanları imkanlarına sahiptir.
Beyşehir Gölü Milli Park alanı 86.750 hektardır. Saha 11.1.1993 tarihinde ilan edilmiştir. Konya İli sınırları içerisinde olan Milli Park, Beyşehir’e 60 km uzaklıktadır.
Yedigöller Milli Parkı: Yurdumuzun en güzel karışık tabii ormanları ile Milli Park'a adını veren 7 heyelan gölü, Milli Park'ın ana kaynak değerlerini oluşturur. Milli Parkta, doğa yürüyüşü, günübirlik kullanım, bungaiov ve konaklama imkanları yanısıra, sportif olta balıkçılığı yapılmaktadır. 2.019 hektar alana sahip olan Milli Park, 29.4.1965 tarihinde ilan edilmiştir. Zonguldak İli sınırları içerisinde olan Milli Park Mengen’e 47 km, Bolu’ya 42 km mesafededir.
Ilgaz Dağı Milli Parkı: Orta Anadolu'dan Kuzey Anadolu'ya geçiş kuşağında yükselen görkemli İlgaz dağlık yöresinin sahip olduğu bitki ve yaban hayatı zenginlikleri Milli Park’ın ana kaynak değerlerini oluşturmaktadır. Milli Park, günübirlik kullanım ve geceleme imkanları yanısıra, kış sporları İçin kayak yapmaya elverişli bir merkezdir. 1.068 hektar alana sahip olan Milli Park, 2.6.1976 tarihinde İlan edilmiştir. Kastamonu ili sınırları içerisinde olan Milli Park, Kastamonu'ya 30 km uzaklıktadır.
Bu pullara ait bilgiler Çevre Bakanlığından, slaytlar ise Tansu Gürpınar ile Osman Erdem'den sağlanmıştır.
1997.08
Erozyon - Dünya Çevre Günü
Dünya Çevre Günü anısına bir anma pulu çıkarılmıştır. Pulda, Ülkemizi tehdit eden EROZYON konusuna yer verilmiştir. Ülkemiz her yıl milyonlarca ton tarım toprağını erozyonla kaybetmekte olup, bunun sonunda köyden kente göç hızlanmakta, toprak kaymaları, taşkınlar, sel ve çığ felaketleri büyük zararlara yol açmaktadır.
2006.10
Pullar Blok İçerisinden Çıkartılmıştır.
Uluslararası Çöller ve Çöleşme Yılı
Genel ifadesi ile çölleşme, arazinin biyolojik çeşitlilik ve verimlilik kaybı, tarımsal, çayır ve mera alanları ile ormanlık alanların parçalanması ve bozulması sonucunda oluşan bir arazi bozulması olarak tanımlanmaktadır.
Dünyamızın geleceği için tüm insanlığın ortaklaşa mücadele etmesini ve tedbirler almasını zorunlu kılan çölleşme ve kuraklık; toprağın verimliliğini azaltmakta, düzensiz otlatma ve elverişsiz iklim şartlarının etkileriyle mera bozulması iyi cins mera bitkilerinin kaybolarak yerlerinin değersiz bitkilerin almasına yol açmaktadır. Bu durum gıda üretimini azaltarak kıtlığa sebep olmakta, göçlere, anlaşmazlıklara ve savaşlara ortam hazırlamaktadır. İklim değişikliğine karşı arazinin dayanıklılığını azaltan bu gelişme, ekonomik kaynakların azalması ve daha birçok olumsuzluklarla insanlığı yüz yüze bırakmakta, yeryüzünde 4 Milyar hektardan fazla alanı ve 110 ülkede yaşayan 1,2 milyar insanın yaşamını doğrudan tehdit etmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından bütün ülkeleri ve insanlığı tehdit eden çölleşme riskine dikkatleri çekmek amacıyla 2006 yılı
Uluslararası Çöller ve Çölleşme Yılı olarak ilan edilmiştir.
1999.13
Deprem
Yurdumuzun tamamı deprem kuşağı içinde bulunmaktadır. Karadeniz Kıyı Şeridimizin 50-100 km. içerisi boyunca, Mürefte'den Erzincan'a bir yay gibi uzanan Kuzey Anadolu Fay Hattı ( KAF ) üzerinde bulunan yerleşim merkezlerinde binlerce yıldan bu yana doğudan başlayıp batıya doğru belli aralıklarla can ve mal kaybına neden olan depremlere yol açmıştır. 17 Ağustos 1999 günü saat 3.02'de KAF hattında meydana gelen son büyük deprem İzmit, Adapazarı, Gölcük, Yalova ve ona yakın çevre illerde binlerce insanın ölümüne ve büyük maddî hasara yol açan yüzyılımızın en büyük felaketinin yaşanmasına sebep olmuştur.
Marmara bölgesinin yarısını harabeye çeviren ve tüm yurdu derin üzüntüye boğan yüzyılımızın en büyük deprem felaketinin ardından, diğer ülkelerin yapmış oldukları İnsanî yardım ve kurtarma çalışmalarındaki büyükçabaları bir kez daha insanlar arasındaki dayanışmanın sınırtanımadığını göstermiştir.
Teşekkür Ederiz, Thanks A Lot, Danke Schön, Merci Beaucoup, Spasi ba, Şükran Kesiran, Toda Raba, Müteşekkirim, Grazie, Efharistume Poli, Arigato Gozaimasu.
2008.13
Pullar Blok İçerisinden Çıkartılmıştır.
Küresel Isınma
Atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artması ve bunun yol açtığı iklim değişikliklerinin tümü Küresel Isınma olarak tanımlanmaktadır.
Küresel ısınmanın temel nedeni, özellikle sanayileşmiş ülkelerce yoğun olarak atmosfere salınan karbondioksit başta olmak üzere sera gazlarıdır. Bu gazların yoğunluğunun artması nedeniyle güneş ışınları atmosferde daha çok tutulmakta ve yeryüzü sıcaklığı gittikçe artmaktadır.
Küresel ısınma nedeniyle oluşan iklim değişikliği sellere, kasırgalara, yangınlara ve iklim değişikliklerine dayanamayan pek çok bitki ve hayvan türünün yok olmasına sebep olmakta, bitki örtüsünün azalması sonucu dünyanın büyük bir bölümü çölleşmektedir. Yakın gelecekte eğer ciddi önlemler alınmazsa milyonlarca insanın küresel iklim değişikliği sonucu ortaya çıkan hastalıklardan doğrudan etkileneceği tahmin edilmektedir.
Küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği şimdiye kadar gerçekleşmiş ve gerçekleşmekte olan çevre felaketlerinin en tehlikelisi olarak kabul edilmektedir. Küresel ısınmanın dünya üzerinde yaratacağı etkiyi azaltmak için; doğru enerji kaynaklarının kullanılması, enerji kullanımında verimlilik ve tasarrufun yaygınlaştırılması, yeşil alanların korunması ve çoğaltılması, fosil yakıttan uzak durulması gibi önlemlerin alınması gerekmektedir. Ülkemizin henüz imzalamadığı Kyoto Anlaşması bu yöndeki en ciddi girişim olup bu anlaşmayla ülkelerin karbon salınımlarına kısaltma getirilmiştir.
Küresel ısınmanın yol açacağı tehlikeleri önlemek için tüm ülkelere ve insanlığa önemli görevler düşmektedir. Çeşitli sivil toplum örgütleri ve TEMA Vakfı Küresel ısınmanın yol açacağı felaketlere karşı insanlığı bilinçlendirmek için çalışmaktadır.
2013.14
Pullar Blok İçerisinden Çıkartılmıştır.
Çevre Kirliliği
İnsan nüfusunun dünya genelinde hızla artışı doğal kaynakları tahrip etmekte, fabrika ve sanayi kuruluşlarından çıkan atık maddeler hava, su ve toprakta birikerek çevre kirliliği oluşturmaktadır. Yaşamı kolaylaştırmak amacıyla tasarlanıp üretilen tüm araçlar, bilinçli şekilde geri dönüştürülemediği için doğanın temel fiziksel unsurları olan bitki ve hayvan varlığını tehdit etmekte, insanla içinde yaşadığı doğal çevre arasındaki denge bozulma noktasına gelmektedir.
Bireysel ve toplumsal yollardan alınacak bazı önlemlerle, çevreye zarar vermeyen üretim teknolojilerinin geliştirilmesi, planlı şehirleşme, atıkların dönüştürülüp yeniden işlenmesi, atık arıtma tesisleri kurarak sanayi atıklarının temizlenmesi, alternatif enerjiler ve enerji verimliliği konularında yapılan çalışmaların arttırılması ile çevre kirliliğini en aza indirmek ve yaşam koşullarını iyileştirmek mümkündür.
2015.25
Pullar Blok İçerisinden Çıkartılmıştır.
Hayat İçin Su
En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve insan faaliyetlerini ayakta tutan su canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir.
Dünya nüfusunun hızla artması buna karşılık su kaynaklannın sabit kalması ve içilebilir sulann büyük bir kısmının boşa harcanarak tüketilmesi, kirlilik ve yenilenebilir olarak yönetilmemesi suya olan ihtiyacı her geçen gün daha da artırmaktadır.
Suyu korumaya yönelik etkin eylemler gerçekleştirilmesi amacı İle Birleşmiş Milletler 2005 - 2015 yılları
Hayat İçin Su Uluslşrarası On Yılı olarak ilan etmiş ve UNESCO tarafından da
2005 - 2015 Hayat İçin Su Uluslararası On Yılı Eylemi'ni destekleme kararı alınmıştır.
Dünyamızın karşı karşıya ofduğu en önemli sorunlardan biri olan su kıtlığı karşısında suyun korunması ve bilinçli tüketilmesi konularında farkındalık yaratmak amacı İle
Hayat İçin Su konulu Anma Bloğu dolaşıma sunulmuştur.
2016.11
Pullar Blok İçerisinden Çıkartılmıştır.
Dünya Çevre Günü - Ozon Tabakası
Ozon ( 03 ) üç oksijen atomundan oluşan, atmosferdeki diğer temel gazlara göre çok az miktarda bulunan canlıların yaşamı üzerinde büyük etkisi olan bir gazdır.
Ozon tabakası ise dünyamız üzerinde koruyucu ve düzenleyici iki ayrı işleve sahip bir katmandır. Ozon tabakası güneşten gelen zararlı ultraviyole ışınlarının dünyaya ulaşmasını engellemektedir.
Ozon tabakasının incelmesi bütün canlı organizmalar üzerinde ciddi etkilere neden olmaktadır. Ozon tabakasının incelmesi sonucunda artan ultraviyole ışınlar deride kanser, gözlerde katarakt ve bağışıklık sisteminde zayıflamaya neden olmaktadır.
Ozon tabakasının korunması amacıyla, ülkemizin de içinde yer aldığı 197 ülkenin devam eden ortak çalışmaları sonucunda Ozon tabakasında iyileşme olduğu görülmektedir.
Çevreye verilen önemin belirtilmesi ve kamuoyunun çevre konusunda duyarlılığının arttırılması amacıyla Ozon Tabakası temasına yer verilerek hazırlanan
Dünya Çevre Günü ( Ozon Tabakası ) konulu Anma Bloğu hazırlanarak dolaşıma sunulmuştur.
2017.10
Dünya Çevre Günü - Geri Dönüşüm
Dünya nüfusunun artması bununla birlikte tüketim alışkanlıklarının değişmesi doğal kaynaklarımızın günden güne azalmasına sebep olmaktadır. Bu durumun farkında olan ülkeler, ileride yaşanabilecek enerji krizlerinin önüne geçebilmek ve kaynak israfını öniemek amacıyla çeşitli yöntemler gelişlirerek atıkları tekrar üretime kazandırmaktadırlar.
Yeniden değerlendirme imkanı olan atıkların çeşitli yöntemlerle hammadde olarak tekrar kullanıbilir hale getirilmesini ifade eden geri dönüşüm doğa içinde önemli bir unsurdur, örneğin 1 ton kağıt atığın geri dönüşümü ile 17 ağacın kesilmesi önlenmekte, 1 ton plastik atığın geri dönüşümü ile %95 oranında enerji tasarrufu sağlanmakta, 1 ton cam alığın geri dönüşümü ile 100 litre petrol tasarrufu ağlamaktadır.
Tabii kaynakların korunması amcı ile demir, çelik, bakır, elektronik atıklar, kağıt, cam, plastik gibi maddelerin geri dönüşüm yoluyla kazanılması endüstriyel işlerin sayisını azaltmak suretiyle enerji' tasarrufu da sağlamaktadır.
Kullanılmış kızattmalık yağlar biyodizel üretiminde yada elektrik üretimi amcı ile geri kazanabilmektedir. Ömrünü tamamlamış otomobil lastikleri ile akülerinin, atık elektrikli veya elektronik eşyaların ve pillerin atık olarak ayn ayrı toplanması ülke kalkınmasına, doğal güzelliklerin korunmasına büyük ölçüde katkı sağlamaktadır.
PTT A.Ş. tarafından doğal kayrakların korunması, çevre kirtiliğinin azaltılması, toplum sağlığının korunmasına katkı sağiamak adına Dünya Çevre Günü ( Geri Döniişüm ) konulu % 50 geri dönüşümlü kağıt kullanılarak Anma Bloğu hazırlanmıştır.
2018.18
Dünya Çevre Günü - Yenilenebilir Enerji
Ülkemizde tarihçesi daha eskilere uzansa da, 2005 yılı yenilenebilir enerji uygulamaları açısından bir başlangıçtır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesi amacı ile
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına ilişkin Kanun 18/5/2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Bu tarihten günümüze kadar, önemli miktarda yenilenebilir enerji potansiyeline sahip olan ülkemizde özellikle hidroelektrik, rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle kaynaklarının elektrik üretimi amaçlı kullanımı giderek artmıştır.
Türkiye'de Rüzgar Enerjisi: Türkiye önemli miktarda rüzgar enerjisi potansiyeline sahiptir. Karasal bölgelerdeki rüzgar potansiyeli 38.000 MW, deniz üstü rüzgar potansiyeli ise 10.000 MW olarak belirlenmiştir.
Türkiye'de Hidroelektrik Enerji: Türkiye'nin ekonomik hidroelektrik enerji potansiyeli 160.000 GWh/yıl olup hidroelektrik santral kurulu gücü 2017 yılı Mart ayı sonu itibarı ile 26.866 MVV'dır.
Türkiye'de Güneş Enerjisi: Türkiye coğrafi konumu itibarı ile güneş enerjisinden yararlanılması için çok uygun doğal koşullara sahiptir. Akdeniz güneş kuşağında yer alması nedeniyle ülkemiz İspanya ve Portekiz gibi Akdeniz ülkelerine benzer güneş ışıma değerlerine sahiptir. Aralık 2017 itibari ile kurulu gücümüz 3420 MW değerine ulaşmıştır. Ülkemizde genellikte güneş enerjisinden yararlanma biçimi, güneş enerjisinin termal enerjiye dönüştürülerek su ısıtma amaçlı kullanılması şeklindedir.
Türkiye'de Jeotermal Enerji: Türkiye jeotermal kaynak açısından zengin bir ülkedir ve betirlenen teknik termal güç kapasitesi 31500 MVVt'dır. Jeotermal kaynak potansiyelinin yüksek olduğu alanlar Batı Anadolu bölgesinde bulunmaktadır. Türkiye'de jeotermal enerji, doğrudan merkezi ısıtma sistemlerinde, sera ısıtmasında ve termal turizmde kullanılmaktadır.
Türkiye'de Biyokütle ve Biyogaz: Ülkemizin biyokütle kaynaklarını tarımsal, hayvansal atıklar ile, organik kentsel ve orman atıkları oluşturmaktadır. Türkiye'nin biyokütle atık potansiyeli yaklaşık 8.6 milyon TEP (ton eşdeğer petrol) olup; bu potansiyelinin 6 milyon TEP değerindeki kısmı ısıtma amaçtı kullanılmaktadır. Ülkemizin biyogaz potansiyeli değerlendirilmesi çalışmaları sonunda Türkiye'nin yaklaşık 2 MTEP gibi önemli miktarda biyogaz potansiyeline sahip olduğu sonucuna varılmıştır.
2019.17 - Dünya Çevre Günü - Sıfır Atık Temalı
Sıfır Atık; israfın önlenmesi, kaynakların daha verimli kullanılması, atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrı toplanarak geri kazanımın sağlanmasını kapsayan bir atık yönetim felsefesidir.
Dünya üzerindeki nüfus ve yaşam standartları artarken tüketimdeki artış dünyanın dengesini bozmakta, sınırlı kaynaklarımız artan ihtiyaçlara yetmemektedir. Kaynakların sürdürülebilir ve verimli bir şekilde kullanımı günümüzde kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir. Bu nedenledir ki son yıllarda tüm dünyada sıfır atık uygulama çalışmaları hem bireysel hem kurumsal alanda yaygınlaşmaktadır.
Sıfır atık uygulamaları; verimlilik ve performansın artmasını, ısrafın önlenmesi ve maliyetlerin azaltılmasını, çevresel risklerin azalmasını, kurum çalışanlarının
“duyarlı tüketici” duygusuna sahip olmalarını ve hem ulusal hem de uluslararası pazarlarda kurumun
“çevreci” sıfatına sahip olmalarını sağlamaktadır.
Atıklar kendi içerisinde; ahşap atık, atık pil, bitkisel atık yağ, cam atık, elektronik atık, kağıt atık, kompozit atık, metal atık, organik atık, plastik atık, tekstil atık, tıbbi atık olarak ayrılmaktadır. Uygulamada standarda erişmek adına biriktirme ekipmanlarına ve tanıtım materyallerine renk skalası uygulanmaktadır.