Konu: Guglielmo
Markoni'nin Doğumunun 100. Yılı
Yirmi yaşındayken dünyanın bir ucundan öteki ucuna, telleri kullanmadan sinyal göndermeyi düşlüyordu. Yirmi üç yaşındayken, bunu başarmıştı. Çok az bilimsel eğitim sahibi olan bu genç adam, evinin tavan arasında çalışarak, döneminin en önemli bilim adamlarının yapamadıklarını yaptı. 1895 yılında, elektriğin kullanımı henüz yeniydi. Yalnızca on dört yıl önce, evleri aydınlatmak için kullanılmaya başlanmıştı. O yıllarda mesajlar, telefon ve telgrafla kolaylıkla gönderilebiliyordu. Ama her iki haberleşme sisteminin de yarattığı sıkıntılar vardı. Elektrik akımı geçerken mesajın iletilebilmesi için tellere ve kablolara gereksinim duyuluyordu. Marconi'nin telsiz mesaj iletme düşüncesi, başkalarına bilimkurgu gibi görünüyordu. İlk başarıyı elde ettikten sonra
Marconi, deneylerini bir büyük kararlılıkla sürdürdü. Önce tavan arasından mesaj gönderdi. Sonra bahçeden, daha sonra vadiden ve sonunda okyanustan... Bugün
televizyon uyduları, ticari
radyolar, lazer haberleşme sistemleri ve artık " küresel köy " haline gelen dünyadaki tüm harikalar, onun merakı ve inadı sayesinde gerçekleşti.
İtalyan
bilim adamı Guglielmo Marconi 12 Aralık 1901’de, İngiltere’deki Cornwall’dan Kanada’ya bağlı Newfoundland’e ilk Atlantik ötesi radyo sinyalini göndermeyi başarmıştı. Bu tarihî sinyalle, bugünün teknoloji uzmanlarının dillerinden düşürmedikleri “kablosuz iletişimin” ilk büyük adımı da atılmış oldu.
Mors alfabesinde “s” harfini temsil eden üç noktadan oluşan mesaj 2.700 km mesafeyi kat ederek radyo sinyallerinin uzun mesafeleri kat edebileceğini ve dünyanın yuvarlaklığına rağmen uzun mesafelerden yakalanabileceğini kanıtladı. Bu buluş radyo, televizyon ve modern iletişim araçlarına uzanan teknolojik gelişmenin öncüsü oldu. Aradan geçen yüz senenin ardından aralarında Marconi’nin oğlunun da bulunduğu bilim severler mesajın gönderildiği Cornwall’daki Poldhu noktasında bir araya geliyorlar.
Marconi’nin giriştiği deneme 20. yüzyılın ilk günlerinde diğer bilim adamları tarafından macera olarak değerlendiriliyordu. Dönemin bilim dünyası, elektromanyetik dalgaların düz dalgalar halinde ilerledikleri ve bu nedenle dünyanın eğimi tarafından emilecekleri ya da uzayda kaybolacakları gerekçelerini savunarak, uzun mesafeler arasında kablosuz iletişimin imkansız olduğunu savunuyorlardı.
Zamanının bilimsel tabularını yıkan Marconi hayatı boyunca hayali olan radyo istasyonlarının dünyayı birbirine bağladığı günleri yaşayarak gördü. Ancak muhtemelen kendisi de, elde ettiği başarının, bir gün Poldhu noktasına gelecek habercilerin haberlerini fax, telefon, e - posta ve sms yoluyla kablosuz olarak geçecekleri günleri getireceğini tahmin etmemişti.
İlk radyo yayını: Alman fizikçi Herzt ve İtalyan fizikçi Guglielma Marconi, radyo için temel teşkil eden ilk çalışmaları yaptıklarında, tüm dünyada yoğun ilgiye mazhar olacak bir aletin oluşumuna katkıda bulunduklarını bilmiyorlardı. Bilinen ilk radyo yayını ABD’de 1906’da gerçekleştirilir, ardından gelen yoğun talep, radyoların ve alıcıların çoğalmasını da beraberinde getirir. 1920’lerde tüm dünya radyoyla tanışırken ülkemizdeki, ilk düzenli radyo yayınları1927’de başlar. Hayata dışarıdan dâhil edilen bu yabancı sesi, Türk insanı hemen benimser, yaşamının vazgeçilmezi yapar. Yediden yetmiş yediye bütün aile efradını kendine bağlayan, etrafında halkalar oluşturan radyolar, insanların hayatına ayrı bir ses ve renk katar.
Konu ile ilgili pulları görmek isterseniz Tıklayınız ( Dünyada, Ülkemde İz Bırakanlar ).