Konu: Tablolar VI - Ahmet Ziya Akbulut - Süleyman Seyid
Süleyman Seyid ( 1842-1913 ) ( Çiçekler ): Türk resim sanatının ilk kuşak ressamları arasındadır. Askeri okullarda toplam 36 yıl resim dersi vermiş; çok sayıda natürmort ve konularını güzellik kaynağı olarak gördüğü Üsküdar’dan seçtiği manzara resimleri yapmıştır. 1842'de İstanbul'da dünyaya geldi. Anadolu Maltepesi eşrafından Hacı İsmail Efendi’nin oğludur. Dedesi ünlü bir sedef kakma ustası idi. İlk ve orta öğrenimini Maltepe ve Maçka Askeri okullarında tamamladıktan sonra Harbiye Mektebi'ne girdi. İdadi ve Harbiye’de iken yaptığı karakalem ve suluboya etütleri ile hocaları Schranz ve ve Kes’in dikkatini çekmiştir.1862'de Paris'te açılan Mekteb-i Osmani'ye gönderilen ilk talebeler arasında yer aldı ve bu okulda eğitim gördü. Bu okulun 1875’te kapanmasından sonra dönemin ünlü hocalarından ressam Cabanel’in (1880 – 1889) atölyesine girdi. Paris'te sekiz yıl kaldıktan sonra bir yıl da İtalya'da çalışmalarını sürdürdü. 1870 yılında İstanbul'a döndü. Süleyman Seyyid yurda döndükten sonra Harbiye Mektebi resim öğretmenliğine tayin edildi, ancak okulun diğer resim öğretmeni olan Şeker Ahmet Paş
a ile Paris’teki öğrencilikleri döneminde başlayıp giderek büyüyen sanat yaklaşımları konusundaki fikir ayrılıkları nedeni ile buradaki görevinden istifa ederek 1880’de Kuleli Askeri İdadisi'ne geçti. 1884 yılında ise Askeri Tıbbıye İdadisi resim öğretmenliğine geçerek, sanat hayatı ve öğretmenliği 1910 senesine kadar 26 sene boyunca bu sürdürdü. Süleyman Seyyit Bey, askeri mekteplerde toplam olarak 36 yıl hocalık yapmış; miralaylık rütbesine kadar yükselmiştir. Bu nedenle subaylar ve doktorlar arasında tanınır.
Leylaklar adlı ünlü natürmortu ile Paris Dünya Sergisi’nden madalya kazanan Süleyman Seyyid, Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’nin ilk kuruluşunda ders programlarını düzenleyerek Tanzimat döneminde Batılılaşma hareketine katkılar sağlamış ayrıca
İstikbal ve
Osmanlı gazetelerinde sanat yazarlığı ve çevirmenlik görevlerini de üstlenmiştir. Sanatçı, çalışma hayatı boyunca Üsküdar Nuhkuyusu’nda büyük ahşap bir evde yaşadı; Çamlıca, Kısıklı, Bulgurlu, Hekimbaşı, Dudullu, Kayışdağı, Alemdağı, Fenerbahçe gibi yerler onun için esin kaynağı oldu. Ancak Üsküdar’la ilgili resimlerinin çok azı günümüze ulaştı. 1910 yılında albay rütbesi ile emekli oldu ve Sarıyer'e taşındı. Pertev Boyar’a göre, hak ettiği maaşları tahsil edebilmek için uzun süre emek verdiği değerli eserlerini zamanın ileri gelenlerine hediye etmek zorunda kalarak mağdur da olmuş ve hayatta iken yapıtlarından dolayı hiçbir maddi yarar elde edememişti. Sanatçı, 23 Eylül 1913’te Sarıyer'de vefat etti.
Ahmet Ziya Akbulut ( 1869- 1938 ) ( Beyazıt Eski İmaret Binası ): Harbiy
e'den 1887 yılında mezun oldu. İlk sanat zevkini Kuleli Askeri Lisesi'nde Osman Nuri Paşa'dan, Harbiye'de ise Hoca Ali Rıza Beyden aldı. Mezuniyetinden sonra Erkan-ı Harbiye resimhanesine atanarak 1894 yılına kadar burada çalıştı. Bu tarihte yüzbaşılığa yükselince Osman Nuri Paşa 'ya yardımcı olarak Kuleli Askeri Lisesi'ne atandı. 1894 yılında
Ameli Menazır ve 1896 yılında
Usulu Ameliye-i Fenni Menazır adlı eserleri yayınlandı. Ahmet Ziya Akbulut sanata olduğu kadar, matematik ve astronomiye de meraklıydı. Takvimi ziyayı o tertip etti ve yayınladı. Aynı zamanda menazırcı ( perspektifçi ) olarak da ünlendi. Eserleri de bunu ortaya koymaktadır. 1898'de Mekatibi Askeriye matbaası müdürlüğüne atanan Ahmet Ziya, 1905'te binbaşı oldu ve 1913'te kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti başkanlığına getirildi. Bu cemiyetin gazetesinde perspektif dersleri veren sanatçı, 1914'te emekliye ayrıldı. Sanayi-i Nefise Mektebi Ulumu Riyaziye ( Matematik ) ve Fenni Manazır ( Perspektif ) öğretmenliğine başladı. Burada 1938 yılına kadar hizmet eden sanatçı son sene müdür muavini olarak da görev aldı. Eski Beyazıt imareti, Sultan Ahmet Camii, Mihrimah Sultan Cam
ii belli başlı eserlerdir. Ahmet Ziya 1937 yılında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi açılıncaya ve Atatürk'ün emriyle her ressam oraya birer ikişer eser bağışı yapıncaya kadar keşfedilmeyen bir sanatçı olarak kaldı. Herkesin gözünde o, bir ressamdan çok bir perspektif hocasıydı.
Sultanahmet camii isimli eseri, öğretmeni Osman Hamdi Bey'in ona mezuniyet görevi olarak verdiği resimdir. Ahmet Ziya haftalarca at meydanına giderek açık havada, Dikilitaş yönünden caminin resmini yaparken; kapı üzeri kendisine çok çıplak göründüğünden bu boşluğu güzel bir şehnişinle doldurdu. Resimleri inceleyen Osman Hamdi Bey tarafından "tabiata müdahale edilemeyeceği" gerekçesiyle notu kırıldı. Sanayi-i Nefise'de müdür muavinliği görevini yürütürken 1938 yılında vefat etmiştir.
Konu ile ilgili pulları görmek isterseniz Tıklayınız ( Güzel Sanatlar ).