Pulun Osmanlıda Doğduğu 19. Yüzyıl ortalarında Üsküdar'dan İstanbul
Sitemde Google
PTT Müdürlüğünce 1975 Yılınının ( 8. ) serisi olarak dolaşıma sunulmuştur.
1975.08
Halk Oyunları
 
1975.08.01
2540-2717-2751
1975.08.02
2541-2718-2752
1975.08.03
2542-2719-2753
1975.08.04
2543-2720-2754
 
1975.08.05
2544-2721-2755
Sunum:
30.08.1975 tarihinde, Halk Oyunları konulu beş değerli Anma Pulları, 1,00 ETL ( 100 Kuruş ), 1,25 ETL ( 125 Kuruş ). 1,75 ETL ( 175 Kuruş ), 2,50 ETL ( 250 Kuruş ) ve 3,25 ETL ( 325 Kuruş ) olmak üzere toplam 9,75 ETL ( 975 Kuruş ) bedelle, bu pullara ait İlk Gün Zarfı, PTT Meslek Okulları Birliği Yardımlaşma Derneğine ( M.O.B.Y.D. ) yaptırılarak tüm PTT Merkez Müdürlüklerinde ve Ankara PTT Başmüdürlüğü Ulus PTT Merkez Müdürlüğü Filateli Gişesi Ulus - Ankara adresinde satışa sunulmuştur.

Ankara PTT Merkez Müdürlüğü adresinde,
HALK OYUNLARI - ANKARA - 30.8.1975
ibareli İlk Gün Damgası ( Özel Posta Damgası ) kullanılarak 2.850 adet zarf damgalanmıştır.   
    
Anma Pullarının Değerleri: 1,00 ETL (100 Kuruş ), 1,25 ETL ( 125 Kuruş ). 1,75 ETL ( 175 Kuruş ), 2,50 ETL ( 250 Kuruş ) ve 3,25 ETL ( 325 Kuruş ) = 9,75 ETL ( 975 Kuruş )
1 Dolar = 15,045 ETL / 0,65 $
Çıkış Tarihi: 30.08.1975, Son Satış Tarihi: 29.02.1976 ( Postada Sürekli Geçerli )
Basım Adedi: 400.000 adet 5 puldan oluşan seri, 25 lik tabakalar halinde başılmıştır.
100 kuruş, 400.000 adet, 125, 175, 250 ve 375 kuruş, 500.000 adet
Pulların Boyutu: 36 X 52 mm. - 52 X 36 mm. - Dantel: 13
Baskı Yöntemi: Ofset
Basımevi: Apa Ofset Basımevi A.Ş. - İstanbul
Grafik Tasarım: Prof. Neşet Günal

Seri Numarası: 519,
PTT Kodu: 1001, PTT Sayfa: 434
Konu: Halk Oyunları

Horon, Horan olarak da bilinir, el ele tutuşulup sıra ya da halka oluşturularak oynanan halk oyunu. Özellikle Doğu Karadeniz yöresinde yaygındır. “Horum”, “horom”, “horun”, “foron” gibi adlarla da anılır. Çoğunlukla erkekler tarafından oynanır. Ama “kız horonu”, “kadın horonu” ve “sallama” gibi kadınlar tarafından oynanan horonlar da vardır. Bunların çoğu, erkek horonlarına göre daha yumuşak olan ve çömelme figürüne yer verilmeden, özel türküler eşliğinde oynanan “nanay” türündedir. Ayrıca “rahat horon”, “alaca horon” diye bilinen ve eşler ya da yakın akrabaların kadın erkek birlikte oynadıkları karma horonlar da görülür. Bunlar da çömelmeden, düz yürüme biçiminde oynanan oyunlardır.
Kaşık, Kaşık oyunlarında oyuncular serbesttir. Tutunma yoktur. Oyuncuların ellerinde yöresel kaşıklar bulunmaktadır. Oyunlar daire şeklinde ya da karşılıklı dizilerek oynanır. Kaşıklar oyunda ritm saz görevini de yürütmektedir. Oyunlardaki figürlere zenginlik katan aksesuar özelliğini taşımaları itibarıyla bölgelere göre karakteristik yapılarında farklılıklar gözlenmektedir. Örneğin Konya’da kaşıkların birbirine vuruşu daha sık olup, Kütahya ve Bolu’da karşılaştığımız oyunlar daha aralıklı ve belli vurgu yerlerine denk getirilecek tarzdadır. Kaşıklar ağaçtan yapılma ve tercihen “Şimşir” olmalıdır. Oyunlarda kadın ve erkekler aynı oyunu ayrı ayrı oynarlar. Kaşık oyunlarının çoğu türkülüdür. Oyunlar 2/4, 4/4 zamanlıdır. Hareketli, canlı, akıcı, ritm ve ezginin hareketle birleştiği, bazıları taklide dayalı, ahenkli oyunlardır. Karma usullerden 8/8, 9/8, 9/16’iık zamanlılar da kullanılmaktadır. Oyunlara kapalı mekanlarda kabak kemane, sipsi, kaşık, tırnak kemençe, dört telli kemençe, bağlama, cura, zilli maşa… eşlik etmektedir. Açık alanlarda ise davul – zurna ikilisi vazgeçilmez sazlardır. Batı’da Bursa ve Balıkesir dolaylarından başlayarak, Kütahya, Afyon, Uşak, Burdur, İsparta, Antalya, Anamur, Silifke, Mut, Konya, Ankara’nın bazı ilçeleri, Yozgat, Sivas, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kayseri, Bolu, Safranbolu ve Eskişehir civarlarında oynanmaktadır.
Bengi, Bengi oyunları, toplu oynanan oyunların en tipik örneğidir. Bengi’nin sözcük anlamı, ebedi hayat suyudur. Özellikle Balıkesir, Bergama civarında oynanır. Geniş halkalar halinde, davul ve zurnanın özel bir havasıyla (usulsüz bölüm) oyuna kalkılır. Ağır merdane yürüyüşler, çalımlı hareketler, aralarda uzun havalı ezgiler, birden bire hızlanma oyuncuların oyunu bırakması özellikleri içerisinde sayılabilir. Bengi’nin bir savaş sonu kutlaması oyunu olduğu da söylenmektedir. Bengi’ye Bergama, Kozak dolaylarında Alay Havası adı da verilmektedir. Alay Havası deyimi Edremit’te de söylenmektedir. Bengi’ye Alay Havası adı çok sayıda oyuncu tarafından oynandığı için de verilmiştir. Müzik Bengi’ye çıkış ve ortada gezinme (gövde gösterisi) havasıdır. Genelikle Ceng-i Harbi denilen savaş müziği çalınır. Efe başı ağır ağır oyuna kalkar, bir süre gezinir ve oyuna başlamak için kol kaldırınca ardından kızanlar da birer birer ve sıra ile oyuna kalkıp efenin etrafında sıralanırlar. Halka tamam olunca efe gür bir sesle (Dehha…) diye nara atar, sert ve anlam ifade eden bakışlarla halkada bulunanları gözden geçirir, diğer zeybekler de bu esnada birbirlerine bakmaktadırlar. Çalgı Bengi havasını çalmaya başlayınca yine Efenin narası ile oyun başlar.
Kasap,  Anadolu’da ve bazı Balkan ülkelerinde, oyuncuların yan yana dizilip kollarını birbirlerinin omuzlarına atarak, ağırdan başlayıp gittikçe hızlanan bir ritim­de oynadıkları halk oyunu. Oyunun müziği anlamındaki “kasap havası”, halk arasında oyunu belirtmek için de kullanılır. Hızlan­dığı bölümde uygulanan ayakları yere vur­ma figüründen dolayı yanlış olarak “hora” diye de adlandırılır. Ayrıca değişik yöreler­de “depki”, “susta”, “beylerbeyi”, “kaba­dayı”, “sirto”, “Kâzım Zeybeği”, “İstanbul kasabı”, “yeni kasap”, “eski kasap”, “alay bey” gibi adlarla da anılan çeşitleri vardır. Türkiye’de özellikle Marmara Bölgesi’nde oynanır. Trakya’da kasap oyununu yöneten ve dizinin sağ başında yer alan oyuncuya “kabadayı” denir. Oyun dizisindeki ilk oyuncunun sağ, son oyuncunun da sol elinde mendil bulunur. Geleneksel kasap oyunu müziği iki davul ve iki zurnayla çalınır.
Kafkas, Kafkas halk danslarında beden dik bir duruşta tutulur. Bütün danslarda bu dikliliğin saklı tutulası ile sürdürülür. Kol ve ayak tartımı korur ve hareketliğin bozulmamasını sağlar. El kol hareketleri erkek ve kadına göre ayırım gösterir. Toplu oyunlarda erkek kollarını kartal gibi kullanır. Bu hareketiyle gelecek kötü şeylerden kadını koruyacağını ve kendi kendine güvenini de açıklamış olur. Tekli oyunlarda eller yumruk gibi sıkılıp, bilekten iç ve dışa eğik bir biçimde tutulurken kollar oynatılır. Toplu oyunlarda erkek kadını çoğu kez sağ kolunun içine alır ve bir aralıkta bırakarak kendisi sol dışta kalır. Sağ el ile gök yüzünü, sol el ise kadını gösterecek şekilde tutulur. Yani kadına dönüktür. Ayaklar sert ve ani dönüş gösterir. Bacaklar ani oluşan hareketle kullanılır. Kızlar ayaklarının baş ucunda buz pateninde olduğu gibi yürür. Erkeklerde diz üzerine ani ağırlık yıkılması ile dönmek ve atlamak, ani düşmek, saldırı hareketleri sanki bir savaş ve kavganın yansıtılması ve korkutma eylemlerini simgelercesine bir duygu yaratmaktadır. Erkek ani dönüşler dışında kesinlikle kadına sırtını çevirmez. Kadınlarda kollar çok ağır ve yumuşak kullanılır. Bir heykel gibi durur ve hiç biçim değiştirmeden yürür. Adım atışları yok denecek kadar küçüktür. Parmak ve ellerde karteli oynamalar ve dönmeler görünüşü bozmayacak bir şekilde yapılmaktadır. Sıçrama, atlama ve koşma hareketleri kesinlikle yoktur. Kafkas halk danslarında kadına gerçek değerin verildiği görülür. Kadının sözü ve isteği her şeyin üstünde tutulur. Toplu oyunlarda erkek kadınla el tutuşlarında, kadına güneşle kıyaslanabilecek bir değerin verildiği görülür. Yine oyunlarda kızın eşarbını atması, çekişme ve hırçınlıkların bulmasına, ayıp olmasına rağmen noktalanır. Bunda da kadına verilen değer açık olarak görülmektedir. Yani kadının istemediği bir şeyi sürdürmenin hiç bir değerinin olmadığı görülür. Erkeğin kadına verdiği değer oyunlarda kadına ayrı bir güzellik ve kişilik kazandırmaktadır. Danslarda erkeğin kadını azıcık geriden uçar gibi izlemesi "Kartalın sülünü gökte kovalaması" biçiminde yorumlanır. Bundan başka oyunlarda güneşe tapma, ilk din kalıntılarındaki gibi kadına tapma gibi izler görülmektedir.Kafkas halk danslarının bu özellikleri her oyuna göre bazı değişiklikler gösterse de temel olgu aynıdır.
İlk Gün Zarfı ile İlk Gün Damgası
1975 Yılında PTT Meslek Okulları Birliği Yardımlaşma Derneği ( PTT M.O.B.Y.D. ) - Ankara Şbesi
PTT adına İlk Gün Zarfları hazırlayarak dolaşıma sunmuştur.

İlk Gün Damgalı Zarfın Dolaşıma Sunulduğu Günkü Değeri 9,75 ETL ( 975 Kuruş ) + Zarf maliyetidir.
İlk Gün Damgası kullanılarak 2.850 adet zarf damgalanmıştır.

1975.08
Seri no: 519

Kamer
Akoba
Diğerleri

1953 - 1980 Yılları arasında, PTT dışında çok değişik firmalar İlk Gün Zarfları hazırlamışlardır. PTT 1980 Yılında kendi logosunu kullanmaya başlamıştır. Zarflar bulundukca örnek olarak konulacaktır. Sizde bulunuyorsa tarayıp filateli@pulhane.com adresine e.posta ile gönderirseniz bu sitenin tamamlanmasına yardım etmiş olursunuz. TEŞEKKÜRLER.


2004 Yılı sonuna kadarki Değerler ETL olarak.
2005 Yılı Başından 2008 Yılı sonuna kadarki Değerler YTL olarak.
2009 Yılı Başından sonraki Değerler TL olarak Değerlendirilmelidir.
ETL=Eski TL, YTL=Yeni TL
Değerli Pul Severler ve Biriktirenler
Son 5 Senenin Pulları genellikle
PTT'nin
www.filateli.gov.tr
sitesinde bulunmaktadır.
üzerlerindeki Değerden satılmaktadır.
Lütfen bu siteye bakmadan pul almayınız.

Bu Sitede Bulacaklarınız;

1. Pulların resimlerini,
2. PTT'nin sunuş biçimini,
3. Pulların çıkış tarihindeki Dolar ve Euro değerini ve ebatlarını,
4. Pulun İlk Gün Zarfının resmini ve İlk Gün Damgasını,
5. PTT'nin çıkardığı Özel Gün Zarflarının resmini ve Özel Gün Damgasını,
6. PTT Özel Günler için kullandığı Özel Tarih Damgalarını ve Damgalanmış Zarfları,
7. PTT'nin Pul Baskılı Posta Kartlarının resmini,
8. PTT'nin Maksimum Kartlarının resmini,
9. PTT'nin Posta Kartlarının resmini,
10. Pul portföylerinin resimlerini,
11. Yılların Listelerini,










© Pulhane Ltd.?ti.