Sunum:
29 Ekim 2023 tarihinde dolaşıma sunulan
Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzüncü Yılı konulu tek değerli
Anma Blokpulu 15,00 TL bedelle, ( 85 x 68 mm. boyutunda ), söz konusu
Anma Blokpulu serisine ait
35,00 TL bedelli
İlk Gün Zarfı, PTT İşyerlerinde,
www.filateli.gov.tr web adresinde ve filateli cep uygulamasında satışa sunulmuştur.
PORTFÖY: Söz konusu filatelik ürünün satışı ile aynı tarihte, içerisinde
15,00 TL bedelli
Anma Blokpul ( 85 x 68 mm boyutunda ) ve
15,00 TL bedelli,
Seri Numaralı Blokpul ( 85 x 68 mm boyutunda) bulunduğu
Kitapçık ile
35,00 TL bedelli
İlk Gün Zarfı bulunan
Portföy 300,00 TL bedelle Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.Yılı Uluslararası Pul Sergisi alanında, abone sayısı kadar PTT İşyerlerinde, www.filateli.gov.tr web adresinde ve filateli cep uygulamasında satışa sunulmuştur.
Ulus PTT Müdürlüğü/ANKARA ve Altındağ Belediyesi Ulucanlar Cezaevi Sergi Salonu Ulucanlar Cad. No:63 Altındağ/ANKARA adreslerinde,
Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzüncü Yılı 29.10.2023 ANKARA
ibareli
İlk Gün Damgası kullanılmıştır. 2.000 + 7500 adet üretilmiştir.
Anma Blokpulunun Değeri: 15,00 TL
1 Dolar = 28,2975 TL
/ 0,5301 $, 1 Euro = 29,9129 TL
/ 0,5015 €
Çıkış Tarihi: 29.10.2023, Son Satış Tarihi: Tükeninceye kadar.
Basım Adedi: 100,000 adet Anma blokpulu serisi, Tek dantelli pullu olarak basılmıştır.
Pulun Boyotu: 85 x 68 mm.
Baskı Yöntemi: Dijital
Basımevi: PTT Matbaası - Ankara
Tasarım Tekniği: Grafik Tasarım - Tasarımcı: Açıklanmadı
Seri numaralı Blokpulunun Değeri: 15,00 TL
( Yanlız Portföy İçerisinde, 300,00 TL / 10,6016 $ / 10,0291 € satılmıştır. )
1 Dolar = 28,2975 TL
/ 0,5301 $, 1 Euro = 29,9129 TL
/ 0,5015 €
Portföy Değeri: 300,00 TL
Basım Adedi: 7.500 adet Seri numaralı Anma blokpulu serisi, Tek dantelli pullu olarak basılmıştır.
Pulun Boyotu: 85 x 68 mm.
Baskı Yöntemi: Dijital
Basımevi: PTT Matbaası - Ankara
Tasarım Tekniği: Grafik Tasarım - Tasarımcı: Açıklanmadı
Seri Numarası: 1395
PTT Kodu: 1001- 496 ( Konulu Anma Blokpulu ), PTT Sayfa: 1391
Konu: Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzüncü Yılı
Cumhuriyet, devlet yönetiminde millî egemenliği, millî iradeyi ve özgür seçimi esas kabul eden bir rejimin adıdır. Türkiye için sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda tarihimizin en kapsamlı çağdaşlaşma hamlesi olan cumhuriyet, getirdiği çağdaş açılımlarla Türk insanının ufkunu genişletmiş, ekonomik, sosyal ve siyasal hayat görülmemiş bir dinamizm kazanmıştır. Modern anlamı ile demokrasinin en gelişmiş şekli olan cumhuriyet bir tarihi gelişmenin sonucudur.
Atatürk'ün cumhuriyeti devletin siyasi rejimi olarak seçmesinin nedeni, çocukluğundan beri cumhuriyetin özlemini duymuş olmasında aranabilir. O, gençlik yıllarından beri cumhuriyet rejiminin üstünlüğüne, faziletine inanarak, Türk milletinin bir gün mutlaka cumhuriyet idaresine kavuşacağını söylemekten de çekinmemiştir. Önceleri açıkça ifade etmese bile genel düşüncesi, daima halkın hâkimiyetinden yana olmak ve millet düşüncesini her şeyin üstünde tutmak olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı sonrası başlayan haksız işgalleri, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu durumu ve ileri sürülen kurtuluş çarelerini yeniden gözden geçiren Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa şu sonuca varmıştır: "...
Gerçekte içinde bulunduğumuz o tarihte Osmanlı Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı. Ortada bir avuç Türk'ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele bunun da taksimini sağlamaya çalışmaktan ibaretti. O halde ciddi ve gerçek karar ne olabilirdi? Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da milli hâkimiyete dayanan kayıtsız, şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak!"
Ona göre, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşaması ancak böyle mümkün olabilecekti. Bu düşünceden hareketle Anadolu'da Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın örgütlenme aşamasını başlatan Mustafa Kemal Paşa,
"Türk'ün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyleyse Ya İstiklâl Ya Ölüm!" parolasıyla millî bilinç, millî birlik, millî bağımsızlık ve millî egemenliğine dayanan tam bağımsız yeni bir Türk Devleti kurma düşüncesiyle yola çıkmıştır. Havza, Amasya, Erzurum ve Sivas'ta ulusal örgütlenmenin ve 23 Nisan 1920 tarihinde ise Ankara'da yeni bir Türk Devleti'nin temelleri atılmıştır. Büyük Millet Meclisi'nin açılışı ile iç ve dış güçlere karşı savaşı yönetecek yepyeni millî bir devlet kurulmuştur. Mondros Ateşkes Antlaşması ile eylemsel olarak ortadan kalkan Osmanlı Devleti'nin bırakmış olduğu boşluk, Ankara'da açılan Büyük Millet Meclisi ile doldurulmuştur. Ayrıca 20 Ocak 1921 Anayasası'nda yer alan egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğuna dair hükümle ise cumhuriyet yönetimi için önemli bir adım atılmıştır. Ancak savaş yılları olduğu için ulusun gücünü bölmemek amacıyla rejim konusu açıkça tartışılmamıştır.
Türk vatanını sömürgeleştirmek isteyen düşmanlara karşı Türk milleti Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde üç cephede savaşları başlatmış ve savaşları Mudanya Ateşkes Antlaşması ile sonuçlandırmıştır. Bu esnada Mustafa Kemal Paşa, yeni devlete, niteliğine uygun olan cumhuriyet adının verilebilmesi için, onun uluslararasındaki yerini almasını beklemeyi uygun görmüştür. Nitekim yaklaşık dokuz ay süren barış görüşmelerinden sonra 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni Türk Devleti varlığını Batilı devletlere kabul ettirmiştir.
Lozan Barışı'nın imzalanmasından sonra iç politikaya ağırlık verilmeye başlanmıştır. Önce Ankara'nın 13 Ekim 1923 tarihinde başkent yapılmasıyla yeni Türk Devleti'nin Anadolu merkezli olduğu kanıtlanmıştır. Bu esnada 27 Ekim 1923 günü ortaya çıkan hükümet bunalımı, Meclis'in çalışmalarını oldukça zorlaştırmıştır. Fethi (Okyar) Bey'in istifa etmesiyle birlikte yeni hükümetin kurulamaması, meclis hükümeti sisteminin artık işlemediğini ve devlet başkentinin resmen ilan edilmesi dolayısıyla da artık cumhuriyetin ilanını zorunlu hale getirmiştir. Zaten devlet temsilcisinin olmaması, dış ülkeler tarafından da zaman zaman eleştirilmekte idi.
Her işin yapılma zamanının gelmesini bekleyen Mustafa Kemal Paşa, bütün bu gelişmeler üzerine cumhuriyetin ilan edilmesine karar vererek, 28 Ekim 1923 günü akşamı, İsmet Paşa, Fethi (Okyar) Bey, Kazım (Özalp) Paşa, Kemâlettin Sami Paşa, Halit Paşa, Rize Milletvekili Fuat Bey ile Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'i Çankaya'ya davet etmiştir. Toplantıda misafirlerine,
"Yarın Cumhuriyeti ilân edeceğiz." diyerek görüşlerini açıklayan Mustafa Kemal Paşa'nın bu düşüncesi, orada hazır bulunanlarca da olumlu karşılanmış ve hemen izlenecek yolun saptanmasına girişilmiştir.
Cumhuriyetin ilan edilmesi ile ilgili yasa tasarısı, 29 Ekim 1923 tarihinde saat 20.30'da Meclis'te görüşülerek, devletin rejiminin cumhuriyet olduğu
"Yaşasın Cumhuriyet!" sesleri ve alkışları arasında kabul edilmiştir. Cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte, 20 Ocak 1921 tarihli Anayasa'nın devlet şeklini tespit eden maddelerinde yapılan değişikliğe göre, cumhurbaşkanını TBMM seçecek, başbakanı cumhurbaşkanı tayin edecek, bakanları başbakan seçecek ve devlet kabinesi Meclis'ten güvenoyu alınca hükümet kurulmuş olacaktı. Cumhurbaşkanı, devlet başkanı; başbakan da hükümet başkanı olacaktı. Böylece Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nun birinci maddesinin sonuna,
"Türkiye Devleti'nin şekli hükümeti, Cumhuriyettir." ibaresi eklenmiş ve
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." hükmü devlet yönetiminde yer almıştır.
Bundan sonra cumhurbaşkanı seçimine geçilmiş ve yoklama suretiyle ve açık oyla yapılan seçimde, Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa 42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur. Bu esnada ilk kez kabine sistemi uygulanmış ve İsmet (İnönü) Paşa başbakan seçilerek ilk kabineyi (hükümeti) kurmakla görevlendirilmiş ve böylece hükümetler dönemi başlamıştır. Fethi (Okyar) Bey ise meclis başkanı olmuştur. Bu bağlamda ulusal egemenlik ilkesi biraz daha güçlendirilerek halkın yönetime katılmasının yolu açılmıştır:
"Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki, onun adı Cumhuriyet'tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir." ( Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ( Atatürk ) Paşa, 14 Ekim 1925 )
Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş. tarafından "Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı" konulu blok şeklinde hazırlanan 1 adet anma pulu, ilkgün zarfı, blok şeklinde hazırlanan (yalnızca portföy içerisinde satışa sunulacak) 1 (bir) adet seri numaralı pul ve bu ürünlerin içerisinde yer aldığı pul portföyü 29.10.2023 tarihinde tedavüle sunulmuştur.
PTT Duyurusu
Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş. 29 Ekim 2023 tarihinde dolaşıma sunulan Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzüncü Yılı konulu 15,00 TL ( 85 x 68 mm boyutunda ) bedelli Anma pulu, söz konusu pula ait 35,00 TL bedelli İlk Gün Zarfı, abone sayısı kadar PTT İşyerlerinde, www.filateli.gov.tr web adresinde ve filateli cep uygulamasında satışa sunulmuştur.
PORTFÖY: Söz konusu filatelik ürünün satışı ile aynı tarihte, içerisinde 15,00 TL bedelli Anma pulu ( 85x 68 mm boyutunda ) ve 15,00 TL bedelli Seri Numaralı Blokpul ( 85 x 68 mm boyutunda) bulunduğu Kitapçık ile 35,00 TL bedelli İlk Gün Zarfı bulunan Portföy 300,00 TL bedelle Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.Yılı Uluslararası Pul Sergisi alanında, abone sayısı kadar PTT İşyerlerinde, www.filateli.gov.tr web adresinde ve filateli cep uygulamasında satışa sunulmuştur.
Ulus PTT Müdürlüğü/ANKARA ve Altındağ Belediyesi Ulucanlar Cezaevi Sergi Salonu Ulucanlar Cad. No:63 Altındağ/ANKARA adreslerinde,
Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzüncü Yılı 29.10.2023 ANKARA
ibareli İlk Gün Damgası kullanılmıştır.
|